Roma   Gezi Rehberi

 

 

 

Ciao Rome!

Sanatın, tarihin, aşkın, siyah beyaz Fellini filmlerinin şehri Roma gezime delidolu bir arkadaş tayfasıyla başladım. Önceden kampanyalı bilet almanın en büyük riski son dakika program değişiklikleri olabiliyor. Son dakikaya kadar yaşadığımız gidiyoruz- gidemiyoruz, geliyor-gelemiyor ikilemleri sonucunda delidolu bir ekiple Roma’da unutulmaz 4 gün geçirdim. Ancak Roma’yı daha detaylı gezmek ve keşfetmek için dolu dolu 5 gününüzü ayırmanız gerektiğini düşünüyorum. Roma’ya turist yoğunluğunun minimum olduğu Mart, Nisan ayları içinde gidebilirsiniz. Gidilecek çok fazla tarihi yer olduğu için gitmek istediğiniz yerleri önceden belirleyip, göreceğiniz yerler hakkında biraz okuyup bilgi sahibi olmanızı ve kuyruk beklememek için biletlerinizi internetten almanızı öneriyorum. Roma çok fazla turist çeken bir şehir ancak  yaşadığımız bir kaç deneyimden dolayı ne yazık ki Romalıların bu durumdan pek memnun olduklarını söyleyemeyeceğim.

Roma

Roma’da Nerede Kaldık?

5 kişi olduğumuz için Airbnb ile lokal bir bölgede ev tutmanın güzel olacağını düşündük. Roma’da merkeze yakınlık ve ulaşım açısından en uygun bölge Termini Tren İstasyonu’nun çevresi. Burada çok fazla otel ve hostel bulabilirsiniz. Bizim kaldığımız Piazza dei Campani, Termini İstasyonu’na 15 dk yürüme mesafesinde yer alıyordu. Apartmana uzaktan baktığımızda 4 şiddetinde bir depreme dayanamayacağını düşündük ancak evin içi ve balkonu bizi yeterince sevindirdi. Önceki Airbnb deneyimlerimle karşılaştırdığımda ise ev sahibinin ilgisi ve evin ihtiyaçları açısından çok memnun kalmadığımı söyleyebilirim. Ancak turistik yerlerden uzak yeni yerler keşfetmek için güzel bir lokasyon. Yine de önerim gün boyu şehri yürüyerek gezdiğiniz için tek bir ulaşım aracı kullanabileceğiniz lokasyonlarda kalmanız.

     Piazza dei Campani_02     Piazza dei Campani_01

Roma’da Nereleri Gezdik?

Öğlen saatlerinde evimize yerleştikten sonra günümüzü değerlendirmek için kendimizi sokağa attık. Roma tam bir açık hava müzesi olduğu için şehri yürüyerek gezmek en ideali. Havanın güzel olmasını fırsat bilip Colosseo (Kolezyum) ile gezimize başlamış olduk. Kolezyum’un yanında İmparator Constantin zafer kemeri olarak bilinen Arco di Costantino ile Roma’nın antik kalbi olarak bilinen Foro Romano yer alıyor. Buraya girmek için bilet almanız gerekiyor. Aldığınız biletler Foro Romano ve Palatino’yu kapsıyor bilginize.

Colosseo    Arco di Costantino

Piazza Venezia, Kolezyum’dan sonra yürürken karşımıza çıkan, Roma’nın en merkezi meydanlarından. İtalya’nın birleşimini kutlayan Victor Emanuel II’nin anıtı, yakınındaki Rönesans sarayınının bile küçük görünmesine neden olacak büyüklükte.

Piazza Venezia

Fontana di Trevi, dar sokakların arasında fantastik ve büyük Trevi Çeşmesi kalabalığa rağmen ağzımızı açık bıraktı doğrusu. Bu arada, rivayete göre Aşk Çeşmesi olarak da bilinen Fontana di Trevi’ye arkanız dönükken bozuk para atarsanız Roma’ya tekrar geri dönüyormuşsunuz. Her ne kadar materialist bir insan olsam da sevdiceğimle gelmek için parayı attım bakalım ne olacak  🙄

Fontana di Trevi

Pantheon, tüm tanrıların tapınağı anlamına gelen Pantheon’un kubbesi dünyanın en büyük takviyesiz beton kubbesi olmasıymış. Harika görselliğinin yanı sıra burasının en güzel özelliği ise sıra beklemek zorunda olmamanız. Ayrıca giriş ücretsiz.

  Pantheon_02   Pantheon

Piazza Navona, saatlerce vakit geçirebileceğim meydanlardan biri. Meydanda ayrıntılarıyla gözünüzü kör edebilecek güzellikte çeşmeler bulunuyor. Fontana dei Quattro Fiumi, Roma’nın en değerli çeşmelerinden biri. Nil, Tuna, Ganj ve Rio de la Plata nehirlerinin tanrılarını tasvir ediyor.

  Piazza Navona  Fontana dei Quattro Fiumi

Villa Borghese Parkı, bir sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra güne sakin ve huzurlu başlamak için Roma’nın en popüler parkına geldik. Giardino del Lago (Gölün Bahçesi) etrafında çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

IMG_5088

Villa Borghese _02

Villa Borghese Parkı’nın içinden yürüyerek Piazza del Popolo meydanına kolayca gelebilirsiniz. Meydandaki dikili taşlar Mısır’dan kazanılan zaferle getirilmiş.

  Piazza del Popolo_02 

Piazza di Spagna, İspanyol merdivenlerinin bulunduğu meydanda bir çok güzel café, restaurant bulunuyor. Burasu adeta turistlerin buluşma noktası olmuş. Merdivenlerin önünde bulunan çeşmenin adı ise La Barcaccia (Eski Sandal Çeşmesi). Biz merdivenlerde oturarak Pompi’den aldığımız tiramisuları yemeyi planlıyorduk ancak merdivenlerde bir şey yemek ve içmek yasak olduğu için bu eylemimizi gerçekleştiremedik.

Piazza di Spagna

Vaticano: Namı diyar Papa’nın yaşadığı Vatikan bölgesinde Roma’nın en büyük müze kompleksi, sanat koleksiyonları ve Sistine Şapeli bulunuyor. Her yıl milyonlarca ziyaretçisi olan müzeye giriş için önceden kesinlikle bilet almanızı tavsiye ediyorum. Çünkü o kuyrukta ömür geçmez.

Basilica di San Pietro

Müzeye giriş saatimizi beklerken, adeta bizi kucaklayan Piazza San Pietro meydanında kendimizi kaybettik. Burası Papa’nın Pazar günleri (eğer konutunda ise) ayin için penceresinden belirip kalabalığa seslendiği meydan. Meydan’da yer alan ve tamamlanması yüz yıldan uzun süren bazilikanın adı ise Basilica di San Pietro.Piazza San Pietro

Uzun kuyruğu pas geçtikten sonra güruh halinde müzeye girdik. Yoğunluk biraz tansiyonu düşürsede gördüğünüz eserler karşısında etkilenmemek elde değil. Roma’nın en önemli sanat yeri olan Sistine Şapelin’de Michelangelo’nun ‘Son Yargı’ ( The Last Judgement) eseri en etkileyici olanı. Fotoğraf çekmek yasak olmasına rağmen dayanamayıp gizli saklı bir kare çektim. Pişman değilim. Ayrıca Raphael’in Odaları olarak adlandırılan bölümde ‘Atina Okulu’ eserini görebilirsiniz. Müze çıkışında, 1932 yılında Giuseppe Momo tarafından tasarlanan spiral merdivenlerin fotoğrafını çekmeyi unutmayın.Vatikan biletlerinizi şuradan alabilirsininiz tık tık

    The Last Judgement  Giuseppe Momo

Müze çıkışında Tiber nehri (Tevere) kıyısında bulunan Sant’ Angelo Kalesine (Castel Sant’ Angelo) doğru yürüdük. Kalenin karşısında bulunan San’t Angelo Köprüsü’nde melek heykellerini görebilirsiniz. Ve bizim gibi şansınız varsa Romalı Jonathan size de poz verebilir.

    Sant’ Angelo  Romalı Jonathan

Tiber nehri boyunca yürüyerek, Roma’da gönlüme taht kuran Trastevere bölgesine  geliyoruz. Küçük bir yerleşim bölgesi olmasına rağmen Santa Cecilia in Trastevere Meydanı civarındaki sokaklarda insan kaybolmak istiyor. Roma’da yarım gününüzü burada sıkılmadan değerlendirebilirsiniz. Biz burada fotoğraf çekmeye doyamadık. Bu bölgede yer alan barlar ve restaurantlar da oldukça keyifli.

   Trastevere  Trastevere

Roma’da Ne Yedik?

İtalya demek yemek demek içmek demek. Tabii ki kendimizi makarna, pizza ve şaraba verdik. Roma’nın geleneksel ve en çok sevilen makarna çeşitleri Cacio e pepe (pecorino peyniri ve karabiberli), Carbonara, domates soslu Bucati all’amatriciana. Ayrıca enginar seviyorsanız Roma’nın yerel yemeklerinden biri olan enginar kızartmasını tatmalısınız.

Osteria Jenny a San Lorenzo

Kaldığımız eve çantalarımızı bıraktıktan sonra kurt gibi aç olduğumuzu fark ettik ve evimizin altında yer alan restaurantın kapısına dayandık. Şaka değil gerçekten dayandık.

                      IMG_4326   IMG_4324

Mekan sahibi Jenny, sağolsun bize güzel bir masa hazırladı. Mutfağı akşam açtığı için pizza ve makarna yerine bildiğiniz pişi üstüne domates ve mozerella peynirinin olduğu birşey yedik. Yanında da ev yapımı şarap. Ayrıca Jenny bize kızarmış patlıcan ikram etti sağolsun. Roma’da ilk yemeğimiz makarna olmadı ama doyduk mu? EVET 😆

Pizzeria da Baffetto

Pizzeria da Baffetto

İlk akşam yemeğimizi Navona meydanına yakın Pizzeria da Bafetto’da yedik. Ama ne yazık ki hizmetten hiç memnun kalmadık. Burası bir çok kişinin önerdiği bir mekan olmasına rağmen özellikle garsonların ilgisizliği yüzünden bizden olur not almadı.

 

 

 

 

 

 

Dar Poeta

Dar Poeta

 

Pizza yemek istiyorsanız kesinlikle buraya gidin. Trastevere bölgesinde yer alan Dar Poeta’da 3 farklı pizza söyledik ve hepsi midemizi mutlu etti. Ev yapımı şaraplarını deneyin.

 

 

 

 

 

Pastificio

Pastificio

İspanyol merdivenlerinin yer aldığı Spagna bölgesinde bulunan Pastificio’da her öğlen saat 13:00’de iki çeşit makarna çıkıyor. Bizim şansımıza ton balıklı ve domates soslu makarna vardı. Bu salaş mekanda 4 euroya bir çeşit makarna ve şarap içebiliyorsunuz. İsterseniz mekandan makarna satın alabilirsiniz yada bizim gibi  marketten ucuza alabilirsiniz 😉

 

 

 

 

 

 

La Campana
La Campana

 

İtalyan arkadaşımın tavsiyesi üzerine Roma’daki son akşam yemeğimizi burada yedik. Öncelikle mekana gelmeden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor biz sanırım son günün şansına rezervasyonumuz olmadığı halde yer bulabildik. Garsonumuz aşırı sempatikti, denememiz için ikramlarda bile bulundu.  Yediğimiz makarnalar çok lezzetliydi. Yerel yemekler için de La Campana iyi bir tercih. Buraya keisnlikle gitmelisiniz.

 

 

 

Cul de Sac

Bir öğlenimizi şarap ve peynire ayırdık. Navona meydanına yakın Cul de Sac, ansiklopedi gibi gelen şarap menüsü ile bizi allak pullak etti. Şaraptan pek anlamadığımız için kesemize uygun Torino bölgesina ait bir kırmızı şarap söyledik. Peynir tabağı ve kuru etleri çok lezzetliydi.

Tiremusu severler Pompi’ye, kahve severler Café Greco’ya, dondurma severler ise çeşit çeşit dondurmanın olduğu Giolitti’ye gitmeliler.

Roma’da Ulaşım

Leonardo da Vinci – Fiumicino Havalimanına Ulaşım

Roma Fiumicino Havalimanı’na iniş yaptıktan sonra şehir merkezine 2 farklı şekilde ulaşım sağlayabilirsiniz. Havalimanı çıkışında yer alan otobüsler ile yaklaşık 50 dakika süren bir yolculuk sonrası Termini İstasyonu’na varıyorsunuz. Termini İstasyo’nundan gideceğiniz yere metro veya otobüs ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Biletler 6 Euro. Havalimanından Leonardo Express treni kullanarak  Termini İstasyonuna 30 dakika’da gidebilirsiniz. Biletler ise kişi başı 14 Euro.

Roma’da yürüyerek gezip keşfedebileceğiniz bir şehir bunun dışında metro ile turistik bir çok yere ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Metro duraklarını renkli mozaikler ve grafitiler süslüyor.

IMG_5562

5 kişilik bir ekip olduğumuz için bazı zamanlarda taksi kullanımı bize daha cazip geldi. Sanırım ilk defa bir gezimde taksiyi bu kadar çok kullanmış oldum 😕 Ayrıca Roma’da iki kere Uber kullanarak, İstanbul’da burun kıvırdığımız Arap turistlerin kullandığı koca minibus içinde görgüsüzce Roma caddelerinde gezdik. Ama yalan yok içi çok rahat ve bedava internet servisi var. Kalabalıksanız Uber ile görgüsüzlüğün tadına varın 😆

Roma

Daha sakin, biraz plansız ve kaybolarak yaptığım gezileri Roma’da ne yazık ki bu kısa zaman içinde yapamasam da İtalya’yı keşfetmeye Roma ile başlamış oldum. Ve İtalya’nın neresine gidersem mutlu olacakmışım hissiyatı ile İstanbul’a döndüm.

İyi tatiller  😉

 

Author: merve

Merve 1985 yılında doğdu. Katar’da yaşıyor. Tini mini ve deli ruhlu bir hanım olduğu için yaşının kadını olamadı. Hobi olarak sosyoloji okudu. Medya sektörünü kurtarmaya çalıştı olmadı. Erasmus’da tanıştığı arkadaşlarını ziyaret etme bahanesiyle gezmeye başladı. Önünü alamadık. İş gezisi dedi Orta Doğu’dan girdi Japonya’dan çıktı. Kocamla gezicem dedi 3 günde olsa Avrupa’ya kaçtı. Son durağı kürkçü dükkanı da olsa o gezmelere doyamadı, doymayacak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir