1. Kısaca kendinden, eğitim ve iş hayatından bahseder misin?
Merhaba, ben Büşra, 26 yaşında İngilizce öğretmeniyim. Yaklaşık 3 yıldır Tayland’ta yaşıyorum. Bahçeşehir İngilizce öğretmenliği bölümü mezunu olduktan hemen sonra CELTA sertifikasını (Certificate in Teaching English to Adults Speakers of Other Languages) alıp yurtdışına taşındım. Kalan vakitlerimde dünyayı gezip, bol bol öğreniyorum; yeni hobiler,deneyimler,kültürler,tatlar,insanlar…
2. Kendini nasıl Tayland’da buldun? Süreç senin için nasıl gelişti?
Aslında yurtdışında yaşamak, farklı kültürler, diller öğrenmek benim çocukluk hayalimdi ve hayalimi yaşıyorum, biraz da şanslıydım.
Önce Güney Kore`ye gittim. Kore`de İngilizce öğretmeni olarak sadece ana dili İngilizce olanlar (native) ,o ülkelere ait pasaporta sahip olanlar veya Koreli birisiyle evlenmiş olanlar çalışma izni alabiliyor. Tabi bu başka meslekler için daha farklı.
Alınacak ders : Gittiğin ülkenin kanunlarını, kurallarını iyi araştır.
Önümde 2 seçenek vardı; ya Türkiye`ye dönmek ya da başka ülkelerde şansını denemek. Ben de Tayland ve Çin`e iş başvurusunda bulundum. Tayland`tan cevap geldi. Skype üzerinden iş görüşmesi yapıp bir hafta içinde Bangkok`a taşındım. Üniversiteden yeni mezun, tecrübe yok ve üstüne bir de bunu başka bir ülkede yapmak, hayat kurmaya çalışmak biraz stresliydi.
3. Gitmeden önce ve gittiğinde nasıl bürokratik süreçlerden geçtin?
Güney Kore de, Tayland da vize istemeyen ülkeler olduğu için girişte hiçbir sıkıntı yaşamadım. Çalıştığım okul zaten her şüreçte çok yardımcı oldu. Oradayken polis kaydı, sağlık raporu, sifiliz testi işlemlerini halledip TOEİC (İngilizce yeterlilik sınavı) girip geçmeniz gerekiyor. İngilizce öğretmenliği okuyup yine de sınava girmek bana çok saçma gelmişti.
Üniversite diplomasının noterden mühürlü ve İngilizce’ye çevirilmiş halini teslim ettikten sonra vizeyi alıyorsunuz. Bu işlemlerden yaklaşık bir ay sonra da çalışma iznini alabiliyorsunuz. Ama bu süreç sizin bu evrakları ne kadar hızlı hazırlayacağınız ve çalıştığınız yerin size ne kadar yardımcı olacağına göre de değişebilir.
4. Adaptasyon sürecin nasıldı? Seni zorlayan şeyler oldu mu? Hayatında neler değişti?
Bu sürecin nasıl geçtiğini hiç anlamadım desem. Her şey çok hızlı ve keyifliydi. Hakkında hiç bir şey bilmediğim bir ülkede bir anda yaşamaya başlamıştım.
En sevdiğim özelliği Tayland’ın hoşgörüsü. Öyle bi ülke düşünün kim olursan ol, ne olursan ol sana da yer var. Dünyadaki en çok turist alan ülkelerin başında yer alıyor. Çok farklı ülkelerden, ırklardan, dinlerden gelen insanların kavga, dövüş olmadan yaşayabilmeleri, insanların tercihlerine saygı duyup, toplumda kabul görmeleri takdire değer.
Ayrıca Tayland, tatili bol bir ülke. Bulduğum her fırsatta seyahat ettim, yeni arkadaşlar, yeni kültürler, yeni yerler,yeni tatlar…
Ek olarak aşağıdaki bilgileri bilmekte fayda var.
Tayland’ta Krallık sistemi olduğu için uymanız, dikkat etmeniz gerekenler var.
Kral ve ailesi hakkında konuşamazsınız. Saygısızlık yapamazsınız.
Kral ve kraliçe Marşları sırasında saygısızlık yapılamaz.
Kralın portresini her yerde görebilirsiniz.
İnsanların kafalarına dokunamazsınız. Kutsal sayılıyor. Ayaklar ise tam tersi kirli ve saygısızlık olarak alınıyor.
Tapınaklara girerken kıyafetlerinize dikkat etmeniz gerekiyor. Diz ve Dirseklerin kapalı olması gerekiyor.
Selamlarken “wai” ellerinizi birleştirip başınızı eğiyorsunuz.
Buddha’ya saysızılık yapamazsınız.
Tayland’da İngilizce öğrenmeye çok erken başlıyorlar (1 yaşındaki bebeğe İngilizce öğrettim.)
Ana sınıflarında 8-9 tane ders kitapları var.
Plastik her yerde. Her içeceğe pipet veriyorlar. Su alıyorsunuz pipet veriyorlar.
Sınıflara girerken ayakkabı çıkarıyorsunuz.
Her mesleğin üniforması var, buna üniversitesi öğrencileri de dahil.
Biranın içine buz atıyorlar, malum tropikal iklim etkileri olsa gerek.
Bunların dışında bana garip gelen Tayland’da birden fazla marşın olması. Her sabah 8`de ve akşam 6`da, hatta sinemada film başlamadan önce bile saygı duruşunda marşın bitmesini beklemek gerekiyor.
5. Peki en çok özlediğin şey ne?
Sevdiklerim, temiz hava, mavi gökyüzü(bazen hava kirliği o kadar artıyor ki, uyarı yapıyorlar maske takmak zorunlu diye ya da tatil ilan ediyorlar), sahilde huzurlu yürüyüşler, İzmir ve gevrek 🙂
6. En çok merak edilen şeylerden biri de insan ilişkileri. Arkadaşlık ilişkileri nasıl? Komşuluk var mı komşuluk? 🙂
Tayland “Land of Smiles” olarakta biliniyor. Yerli halk hep güler yüzlü ve yardımsever. Ben hiç sokak kavgası görmedim, laf atan, seni rahatsız eden, huzursuzluk veren de. Hatta taksi şöförü arabasını başka bir araca vurmuştu, aralarıda 3 dakika sürmeden gülümseyerek hallettiler. Ne zaman ihtiyacım, sorunum, bir sıkıntım olsa hep yardım ettiler.
Tabi ülkede bir çok expat yaşıyor. Herkes kendi halinde. Yabancılar da bir o kadar yardımseverler. Ben çok güzel arkadaşlıklar edindim.
7.En sevdiğin semt/bölge?
Güneydeki Adaları, ama Phuket gibi popüler yerler filan değil, çok daha iyi adalar var.
- Pai (Kuzey Thailand),
- Bangkok’ta ise Sukhumvit Thong Lo bölgesi
8. En sevdiğin kafe/restoran?
Bu cevaplaması zor bir soru. O kadar çok yer, güzel tatlar var ki. Tayland, yemeyi seven bir ülke, o yüzden cafe ve restorandan bol hiç birşey yok buna temalı cafeler (denizkızı, unicorn, kedi, köpek, tavşan, sincap, baykuş…) de dahil. Benim en sevdiğim köpek kafeleri. Hem çayınızı kahvenizi yudumlayıp hem de köpeklerle oyun oynabiliyorsunuz.
Bangkok:
- Train Market (Rot Fai Market her ikisi de), -fotoğraftaki yer
- Jamie Oliver Kitchen,
- Seen Restaurant& rooftop Bar
Pai:
- Silhouette Bar ve
- Earth Tone sevdiklerim arasında.
9. Oraya geldiğimizde neyi yapmadan dönmeyelim?
Tayland’ın size önereceği o kadar çok seçenek var ki…
- Thai masajı denemeden sakın dönmeyin.
- Zamanınız kısıtlı ise ama her yemeğin tadına bakmak istiyorsanız harika bir yer: Train Market
- Rooftop barlarda manzaranın tadını çıkarmadan hiç olmaz.
- Seyahat tarihinizi onların yeni yılına(nisan) göre ayarlamanızı tavsiye ederim. Dünyanın en büyük su savaşının ortasında buluyorsunuz kendinizi 4 gün boyunca,
- Khaosan yolunda partileyip, kova kokteyllerinin , leo yada Chang birasının tadına bakın,
- 7/11(adım başı her şeyi bulabileceğiniz küçük marketler)in rahatlığıyla tanışmadan,
- Tapınaklardan en az bir tanesi görmeden gitmeyin(Wat Arun harika desenlerde oluşan bir tapınak hatta nehir turu yaparak bir çok yeri gezebilirsiniz)
- Chatuchak Hafta sonu marketi uygun fiyatlı alışveriş için ideal.
- Tuk Tukla Bangkok sokaklarını turlayın,
- Harika sahillerin, okyanusun , hindistan cevizi ve mangonun, Pad Thai, körinin tadını çıkarmadan hiç ama hiç gitmeyin.
10.Lokaller neler yapmaktan hoşlanıyor? Birisinin oralı olduğunu nereden anlarız? 🙂
İçmeyi, yemeyi çok seviyorlar ama kalabalık arkadaş gruplarıyla. Eğer ellerinde içecekle (bubble tea, kahve) dolaşıyorlarsa, Ultra Beyaz bir ciltleri varsa, 35 derece havada güneşten yanmamak için uzun kollularla ve şemsiyeyle geziyorlarsa ve sürekli selfie çekiyorlarsa Taylandlı diyebiliriz.
Bonus:Korona günlerinde uzakta olmak nasıl bir şey? Nasıl etkilendin?
Mart ayında benim bir buçuk aylık tatilim vardı. Türkiye’ye Covid-19 durumları daha yeni yeni başlıyordu. Dedim ben gider gelirim Ben Türkiye’ye geldim, 2 gün sonra havaalanları kapandı. Konsoloslukla iletişim halindeyim, umuyorum yakın zamanda döneceğim.
Büşra ile Instagram üzerinden tanıştık ve bize bu röportajla beraber faydalı bilgiler verdiği için çok mutlu olduk. Umarım bir an önce Tayland’a sağlıkla dönebilirsin. Tekrar bu müthiş fotoğraflar için de teşekkür ederiz 🙂
