Yeni Başlayanlar İçin Nürnberg

Bu haftaki Yeni Başlayanlar röportaj serimizde Nürnberg’deyiz.

1. Kısaca kendinden, eğitim ve iş hayatından bahseder misin?

Merhaba, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği mezunuyum ama 3 yıldır IT alanında çalışıyorum. ING Türkiye’de ING Global’e bağlı International Trainee Programı’na başladım. Bu süre boyunca Android uygulaması yazmaya başlayıp daha sonra bu alanda ilerlemeye karar verdim.

2. Kendini nasıl Nürnberg’de buldun? Süreç senin için nasıl gelişti?

Bu global programın rotasyonlarından biri olarak 6 aylık yurtdışı deneyimi için kurum içi ilanlarda Nürnberg’de bir pozisyon buldum. Farklı seçenekler arasından seçim yapmak gerekiyordu ve bu konuda açıkçası baya zorlanmıştım. İş arkadaşlarıma, yakın çevreme ve deneyimli insanlara danıştıktan sonra Nürnberg’i seçmiştim (Dilhan’a da bu süreçte destek olduğu için ayrıca teşekkür ederim 🙂 6 aylık rotasyon süresinin sonunda lokal sözleşme teklif edildi, ben de başından beri istediğim ve Nürnberg’i de sevdiğim için kabul ettim.

3. Gitmeden önce ve gittiğinde nasıl bürokratik süreçlerden geçtin?

Açıkçası bürokratik süreçler hep aracı şirketler tarafından yürütüldü. ING zaten bu tür kurum içi transferlerde çok deneyimli olduğundan hiç zorlanmadım. Hem öncesinde hem sonrasında benim için Vize, kalacak yer, vergi yükümlülükleri ve hatta bilet işlerini bile aracı kurumlar gerçekleştirdi. Almanya’da konsolosluk veya vize için resmi kurum bile görmedim, hep aracı kişi halletti benim için. Sanırım bu konuda baya şanslıyım.

4. Adaptasyon sürecin nasıldı? Seni zorlayan şeyler oldu mu?

Aslında çok iyi adapte olduğumu düşünüyorum, zaten Almanya bence en kolay adapte olunabilecek ülkelerden biri çünkü Türkiye’ye ait istediğin her şeyi çok kolay bulabiliyorsun. Almanya’nın farklı şehirlerinde birçok arkadaşım var, arada onları da ziyaret edince hiç sorun yaşamadım. Tabi ki zorlayan tek şey korona oldu çünkü geldikten 3 ay sonra hep evden çalışmak zorunda kaldım.

5. Peki en çok özlediğin şey ne?

En çok ailemi özledim, İstanbul’dayken 2-3 ayda bir Bursa’ya gidip ziyaret edebiliyordum ama bu yıl hiç gidemedim, Korona’dan dolayı da sene sonuna kadar gidebilecekmişim gibi durmuyor. İstanbul’da okuldan arkadaşlarımla arada yaptığımız rakı geceleri, haftasonu kahvaltıları da burnumda tütüyor.

6. En çok merak edilen şeylerden biri de insan ilişkileri. Komşuluk var mı komşuluk? 🙂

Komşuluk 0 🙂 8 aydır aynı apartmanda yaşıyorum, komşularımı tanımıyorum. Bizdeki gibi çok komşuculuk yok ama dışardaki etkinliklerde veya spor yaparken sürekli yeni insanlarla tanışıyorum ve çok tatlılar. Sanırım genç jenerasyonlar daha açık ve eğlenceliler. Tesadüfen tanıştığım çok güzel arkadaşlarım oldu, kendimi İstanbul’da olduğu kadar sosyal hissediyorum.

7. En sevdiğin semt/bölge?

Nürnberg’de Altstadt (Old Town) denen ve surlarla çevrili bir bölge var. Binalar, barlar, kafeler filan çok güzel ve tarihi dokusu var. Ayrıca Wöhrder See denen evime çok yakın göl çevresinde yeşil bir alan var. Genelde spor yapmaya hep oraya açık alana gidiyorum, insanlar gruplar halinde spor yapıyor, güneşleniyor ve oyunlar oynuyorlar. İnanılmaz rahatlatıcı bir yer benim için.

8. En sevdiğin kafe/restoran/bar?

Biergarten (Beer Garden) kültürü çok yaygın. Nehir kenarında, şehrin surlarının üstünde/yanında birçok Biergarten var. Ben en çok Wanderer (Surların ve kalenin dibinde) ve O’sheas’ı (Nehir kenarında) seviyorum, ikisinde de dışarıda oturup şehrin manzarasının ve dokusunun tadını çıkarabiliyorsun.

 

9. Oraya geldiğimizde neyi yapmadan dönmeyelim?

Hausbrauerei Altstadthof diye ufak bir işletme var, kendi biralarını ve diğer alkol çeşitlerini yapıyorlar. Mutlaka uğrayıp bir şeyler denemenizi tavsiye ederim:) Ayrıca eğer domuz yemekle ilgili bir probleminiz yoksa Bavyera eyaletinin en popüler yemeği olan Schäufele (Kavrulmuş domuz omzu) yemeden dönmeyin, ben şahsi olarak pek domuz tadını sevmezdim ama bu yemeği yedikten sonra bütün fikrim değişti.

10. Lokaller neler yapmaktan hoşlanıyor? Birisinin oralı olduğunu nereden anlarız? 🙂

Çok ilginç bir şekilde her hobinin kulübünü kurup onla uğraşıyorlar. Bütün Almanların üye olduğu en az 2 kulüp vardır dersem yanlış olmaz sanırım. Bence lokalleri direkt anlayabilmenin diğer bir yolu da en yakın Biergarten’ı sormak 🙂

Bonus:Korona günlerinde expatlık nasıl gidiyor? Nasıl etkilendiniz?

Bu soru popüleritesini kaybetti sanırım ama yine de cevaplayayım. İlk zamanlarda sürekli bireysel spor yapıyordum ve baya sağlıklı hissediyordum, sonra bir sakatlık yaşadım ve insanlar da sokağa çıkmaya başlayınca tekrar sosyalleştim. Şu an burada her şey normale dönmüş gibi, sadece büyük etkinlikler yasak ve onları da zaten öncesinde görmediğim için pek etkilendim diyemem. En büyük etkisi Home Office oldu, şirketin yeni kuralları ve rotasyon grupları ilginç. Bu ara 2 hafta ofise gidip 6 hafta evde kalıyoruz ama ofise gittiğimizde de tüm kuralların Korona’ya göre revize edildiğini gördük.

Veli benim iş yerinden ekip arkadaşım. Gidişinin her anına şahit oldum diyebilirim. Senin için doğru kararı verdiğin ve her şeyin yolunda gittiğini gördüğüm için çok mutlu oldum. Tabi ki biz de isterdik evimize yakın parklarda koşalım, çaldırdığımız bisikletin peşinde Sherlock gibi koşalım 🙂  Röportaj için çok teşekkürler!

Author: Dilhan

Dilhan 1990 yılında Eskişehir’de doğdu ve gözleri çekik. İlkokul yıllarında çok fazla japon şakalarına maruz kaldı ama henüz Japonya’ya gidemedi. Onun yerine Erasmus’la Torino’ya gitti ve Avrupa’yı gezdi. Bu sırada Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirmeyi başaran Dilhan, yine Koç Üniversitesi'nde MBA eğitimini tamamladı. Şu an çocuklara piyano dersi veriyor ve bir bankada IT departmanında çalışıyor. En büyük hayali ise bir koalaya sarılmak :)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir