Yeni Başlayanlar için Brüksel

1. Kısaca kendinden, eğitim ve iş hayatından bahseder misin?
Merhaba ben Zeynep. 32 yaşında bir Metalurji ve Malzeme Mühendisiyim. Yaklaşık3 senedir otomobil koltuğu üreten uluslararası bir firmada,Satış Departmanı’nda çalışıyorum. Bu üç senenin iki senesini yine aynı firmanin Türkiye’ deki üretim fabrikasında, yine Satış Departmanı’nda geçirdim. Çalıştığım departman Belçika’daki ana ofise bağlıydı ve sürekli Belçika’ya iş gezisine gidiyorduk ve ben de tabi hayali bir Avrupa ülkesinde yaşamak olan bir birey olarak Belçika’daki müdürüme ne kadar da Belçika’ da yaşaması gereken biri olduğuma ikna etmeye çalışıyordum. Ve sonunda o teklif geldi…

2. Kendini nasıl Brüksel’de buldun? Süreç senin için nasıl gelişti?
Müdürümden ilk  teklif geldiginde hiç tereddüt dahi etmeden evet dedim. Sonrasında ise aileme durumu açıklarken kendimi “yok canım şimdi bir sürü engel çıkar kesin gidemem” diye düşünürken hatırlıyorum. Daha doğrusu çok gerçeküstüydü, sanki bir rüyamı anlatıyor gibi hissetmiştim.
3. Gitmeden önce ve gittiğinde nasıl bürokratik süreçlerden geçtin?
Brüksel’deki ofisin yardımı ile benden istenen belgeleri toplamaya başladım. Bu süreç benim için oldukça kolaydı çünkü IK tarafından yönetildi. Ben sadece çalışma vizesi, doktor kontrolü gibi çok problemli olmayan kısımları hallettim. Yalnız aynı anda benimle birlikte yine Belçika’ya bir süreliğine gelecek bir arkadaşım vardı, hemen hemen aynı zamanda vizeye başvurduk. Onun vizesi benim vizemden iki ay sonra çıktı, ben o konuda da şanslıydım. Belçika da beni istiyormuş meğer :)Geldikten sonra yapmam gereken en önemli şey Belçika kimliğimi çıkarttırmak içinbelediyeye gitmem gerekti, onun randevusuna varana kadar benim adıma halledildi o nedenle çok kolay atlattım bu süreçleri.

4. Adaptasyon sürecin nasıldı? Seni zorlayan şeyler oldu mu? Hayatında neler değişti?
Adaptasyon süreci çok da kolay olmadı açıkçası. 25 Ağustos 2019′ da firmamın 1 aylığına ayarladığı aparta giriş yaptım. Ertesi gün ise çalışmaya başladım. Çok  hızlı bir şekilde başlangıcı yapmıştım ama daha kaldigim yerden ofise otobusle nasıl gideceğimi bile bilmiyordum, tamam maps var ama tabelalari okuyamiyorum ki 🙂 Neyse bunu bir şekilde hallettim ama  sonra ev arama süreci başladı. Ne zormuş… Türkiye’ de evi kiralamak isteyen kiralıyor, burada ise evin sahibi istediği kişiyeveriyormuş, hmmm peki 🙂 tabi benim bu sırada geçici kaldığım aparttaki sürem bitti, 1 ayda ev bulamadım. 2-3 hafta bir arkadaşımda kaldım, bir sürü aksilik derken ev işini de hallettim. Sonra tabi bütün bu yoğun işlerden sonra baktım ki yapacak çok büyük bir şey kalmamış, e ben ne yapıyorum ya burada tek başıma diye yavaş yavaş gerçekliğe dönmeye başladım. Çok uzatmayayım zordu ama her anına değdi. Yine aynı şeyi yapar mısın deseler, yine yaparım.
5. Brüksel’de yaşamak ve iş bulmak için dil engeli var mı? Yoksa İngilizce yeterli oluyor mu?
Belçika’ da üç resmi dil mevcut. Flemenkçe, Fransızca ve Almanca. Tabi yoğunluk Fransızca ve Flemenkçe’de. Ben her üç dili de bilmiyorum, uluslararasi bir firmada çalıştığım için de işimde İngilizce yeterli. Günlük hayatta ise; ben Brüksel’de yani Fransızca konuşulan bölgede yaşıyorum ama İngilizce konuşamayan üç kisiye denk gelmişimdir.İkisi ev sahiplerim, biri de internetimi bağlamaya gelen abi. Açtık translate programını, yazarak anlaştık. Onun dışında hemen hemen her işimi Ingilizce halledebiliyorum.

6. Peki en çok özlediğin şey ne?
Ailem, arkadaşlarım ve lahmacun. Güzel lahmacun yapan bir yer bulamadım henüz 🙂
7. En çok merak edilen şeylerden biri de insan ilişkileri. Arkadaşlık ilişkileri nasıl? Komşuluk var mı komşuluk? 🙂
Benim lokal arkadaşım yok henüz. Benim şansızlığım ben buraya geldikten çok kısa bir süre sonra pandemi başladı ve ben iş arkadaşlarım dışında çok kişiyle tanışma fırsatı elde edemedim ki onlar da başka ülkelerden. Komşularımla da yine pandemi dolayısıyla çok içli dışlı olamadık henüz fakat ne zaman karşılaşsak güzel muhabbet ederiz, small talk dedikleri… Tanışma partisi düzenleyecektik, o da beklemede şimdilik.
8. En sevdiğin semt/bölge?
En çok Ixelles’ı seviyorum. Oradaki çoğunluk expat ve café-barlar çok daha güzel.
9. En sevdiğin kafe/restoran/bar?
En sevdiğim restoran Meksikalı bir arkadaşım sayesinde tanıştığım Los Agaves. Kendisi tabi ki bu işin uzmanı olduğu icin Belçika’daki en iyi Meksika restoranıolduğunu iddia ediyor ki sahibi de Meksikalı, ikisine de güveniyorum haliyle 🙂
En sevdiğim bar icin tek bir isim veremeyecegim zira Luksemburg diye bir bölge (yine Ixelles’te) var ve oradaki barlarin hepsini seviyorum.

10. Oraya geldiğimizde neyi yapmadan dönmeyelim?
Belki Belçika’ da çok daha uzun sürelerde yaşayanlar ve tabi ki lokallar için çok klişe olabilir ama bence Belçika’ ya gelen herkes Brugge’ u ziyaret etmeli (tabi ki Bruksel’deki Grand Palace’ i ziyaret ettikten sonra). O kanal turunu yapmalı ve o masalsı şehrin tadını çıkarmalı. Ben en az 6 kere gitmişimdir ve oradaki havayı o kadar seviyorum ki yine olsa yine giderim. Gitmek isteyen olursa gelince bana haber versin, onlarla da giderim 🙂 Bir de tabi ki muhteşem çikolatalarını, waffleini, patates kızartmasını ve biralarını denemeden dönmeyin. Benim favorim Kriek (visne birasi), tavsiye ederim.

11.Lokaller neler yapmaktan hoşlanıyor? Birisinin oralı olduğunu nereden anlarız? 🙂
Tırmanma(dag, tırmanma duvari artik ne bulurlarsa) ve ski. Lokal arkadaşım yok söylediğim gibi henüz, bu konuda çok net yorum yapamayacağım ama alelade tanıştığım her lokalin mutlaka yaptıkları şeyler bu ikisi, yapmayanla tanışmadımhenüz 🙂

Bonus:Korona günlerinde uzakta olmak nasıl bir şey? Nasıl etkilendin?
Korona hiç kolay olmadı açıkçası. Ben tek başıma yaşıyorum ve sosyal olmayı çok seven biriyim. Hiç unutmuyorum 13 Mart’ ta müdürüm geldi ve “Zeynep sanırım durum biraz daha ciddileşiyor o yüzden ihtiyacın olan şeyleri yanına al ve dikkatlice eve git, bir de birkaç günlük alişverişini de yaparsan iyi olur” dedi. Oldukça travmatikti. O zamandan beri de evden çalışıyorum, tam bir senedir! E bir de restoranlar, barlar, cafeler kapalı. Sadece gidip yemeğinizi alip çıkıyorsunuz, oturmak yok. Evlerde dahi toplanmak yasak. Bir tek knuffelcontact (cuddle buddy) imiz olmasına izin vardı neyse ki 🙂 Ayrıca bu kelime yılın Flemenkçe kelimesi seçilmişti yanılmıyorsam. Bu durum da bir an önce son bulur, daha fazla kaybımız olmadan atlatırız diye ümit ediyorum.

Zeynep benim akrabam olur 😉 Onun Brüksel macerasını çok merak ediyordum. Bu vesileyle sizlerle birlikte ben de Brüksel hakkında bilgi sahibi oldum. Umarım bir gün Zeynep’le karşılıklı Kriek içeriz  😎

Author: merve

Merve 1985 yılında doğdu. Katar’da yaşıyor. Tini mini ve deli ruhlu bir hanım olduğu için yaşının kadını olamadı. Hobi olarak sosyoloji okudu. Medya sektörünü kurtarmaya çalıştı olmadı. Erasmus’da tanıştığı arkadaşlarını ziyaret etme bahanesiyle gezmeye başladı. Önünü alamadık. İş gezisi dedi Orta Doğu’dan girdi Japonya’dan çıktı. Kocamla gezicem dedi 3 günde olsa Avrupa’ya kaçtı. Son durağı kürkçü dükkanı da olsa o gezmelere doyamadı, doymayacak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir