Ulaşım
Kapadokya’ya havayoluyla ulaşımda 2 seçeneğiniz var. Kayseri ve Nevşehir. Biz Pegasus’la Kayseri’ye uçtuk. Kapadokya, Kayseri’den yaklaşık 70 km uzaklıkta, yani 1 saatte varabiliyorsunuz. Konaklayacağınız oteller genelde transfer için sizinle iletişime geçiyor, fakat bize araba kiralamak hem daha rahat hem de daha uygun fiyatlı olduğundan Garenta firmasından 3 gün için araç kiraladık.
Konaklama
Biz Göreme’de kalmayı tercih ettik. Düşük bütçeli bir gezi planladığımız için Gerdiş Evi‘nde konakladık. Yeri tam Göreme’de çarşının içinde ve Göreme Açıkhava Müzesi’ne yürüyüş mesafesinde. (1 km.) Biz çok memnun kaldık ama balonları izlemek için teraslarıyla meşhur olan oteller de var tabii, onları da tercih edebilirsiniz.
Gezilecek Yerler
Heryeri tek tek uzun yazmak yerine özetle 3 günlük Kapadokya programımızdan bahsedeceğim, böylece siz de günlük programlarınızı hazırlarken faydalanabilirsiniz. 🙂
1.Gün
Göreme Açıkhava Müzesi
Müze kart burada geçiyor, müze kartınız yoksa burada çıkarttırabilirsiniz. Normalde girişi 30 TL, öğrenci için Müze Kart 20 TL ve Kapadokya’da bir sürü yerde geçiyor.
Zelve Açıkhava Müzesi
Paşabağı
Bonus : Asmalı Konak 🙂
Biz gün sonunda kendimizi Ürgüp’te bulduk, buraya kadar gelmişken Asmalı Konak’ı da bir gezelim dedik. 🙂 Ben en son lisedeyken gelmiştim buraya ve o zamanlar dizi hala popülerdi. Heryerde Dicle’nin sürmesi satılıyordu. Makyaj çantalarımdan birinin derinliklerinde hala duruyo olabilir. 🙂
2. Gün
Sabah 5’te kalkıp balonları izlemek için direk kendimizi dışarı attık.
Balonları izlemek için noktalar :
Aydın Kırağı Tepesi (Aşıklar Tepesi) – ayrıca gelin-damat adayları için fotoğraf çekimi noktası ya da sevgilinizden muhtemel evlenme teklifi alabileceğiniz yer, hazırlıklı gidin. 🙂
Göreme’de otelinizin terası
Bir başka çözüm de arabayı balonların olduğu tarafa doğru sürmek, böylece balonların kalktığı/indiği yere doğru gidip yakından fotoğraflayabilirsiniz. Eğer başka öneriniz varsa yorum olarak yazabilirsiniz.
3 güzeller
Kapadokya’da arabayla geziyorsanız şöyle bir kolaylık oluyor, nerede kalabalık bir grup veya parketmiş tur otobüsleri görürseniz kenara çekin. Biz de meşhur peri bacaları 3 güzelleri Sinasos’a doğru giderken bu şekilde farkettik.
Sinasos
Sinasos ya da Mustafapaşa köyü, Kapadokya’ya geldiğinizde kesinlikle uğramanız gereken bir yer. Köy inanılmaz sakin ve huzurlu. Köy kahvesinde güzel bir türk kahvesi içtikten sonra Konstantin ve Helena Kilisesi’ne bir bakabilirsiniz. (Yukarıdaki görsellerden 3. kapı) Zaten hemen meydanda yer alan bu kiliseye 5 TL ücretle girebiliyorsunuz fakat bu bilet Aziz Nikolaos Manastırı’nda (yukarıdaki görsellerden 2. kapı) da geçerli.
Keşlik Manastırı
Sinasos’tan sonra Cemil Köyü’ne yakın Keşlik Manastırı’nı ziyaret edebilirsiniz. Arabanızı yol kenarına bırakıp kısa bir patikadan içeri doğru girdiğinizde buraya ulaşacaksınız. Manastıra giriş ücretli fakat burası çok büyük bir yer, zamanında 200-300 kişinin yaşadığını söyledi bize manastırın görevlisi. Zaten size girmeden güzelce bir özetliyor orayı, turunuz bitince de çaylar ikram. 🙂
Uçhisar Kalesi
Müzekart burada geçerli değil, bizim de pek tırmanacak halimiz kalmadığı için şöyle bir baktık, girmedik.
Güvercinlik Vadisi
Kızılçukur Vadisi
Buraya da 2-3 TL gibi cüzi bir ücretle giriliyor. Biz 6 gibi gittik, daha pek kalabalıklaşmamıştı. Yanımızda şarabımızı,peynirimizi ekmeğimizi aldık. Orda küçük çay ocağı gibi bir işletme de var. Biz kendimize taşlarda güzel bir köşe seçtik ve gün batımını bekledik. Bir akşamınızı buraya ayırabilirsiniz.
3. gün
Avanos – Güray Müze -Kapadokya Yeraltı Seramik Müzesi
Avanos’ta aslında pek yapılacak bir şey olmadığı için -seramik yapmak dışında- biz biraz bu tarafa erken geçtiğimizi farkettik. Güray Müze’yi gezdikten sonra – giriş ücretli , müze kart geçmiyor- dilerseniz burada da seramik yapabiliyorsunuz ve yaptığınızı yanınızda götürebiliyorsunuz. – yine ayrı bir ücret ödeyerek tabii-
Müze gerçekten hoştu, içeride M.Ö dönemlere ait seramikler de sergileniyor, ama Kapadokya’da bol bol vaktiniz yoksa aman kesin gidin diyemeyeceğim.
Müzeden sonra Avanos’un merkezine inip Kızılırmak kenarında bir kafede oturduk daha sonra da topu sanırım ki 1 TL olan İkram Dondurma’dan dondurma aldık, baya başarılıydı. Sallanan köprüden geçme denememiz başarısızlıkla sonuçlandı çünkü tahmin edemeyeceğiniz kadar çok sallanıyordu insanlar nasıl o kadar rahat bir şekilde yürüyüp gidiyor pek anlayamadan hemen geri indik.
Yeme – İçme
İlk defa bu kadar zayıf bir yeme-içme bölümü hazırlıyoruz. Çünkü aman aman bayıldık kesin gidin diyeceğimiz bir yer zaten olmadı. Kapadokya’yı garip bir şekilde yemek konusunda zayıf bulduk. Evet, gözlerinize inanabilirsiniz çünkü her restoran aşırı turistik, adeta Ortaköy’deki kafeler gibi sürekli “Buyrun,buyrun” diyerek gözünüzün içine bakıyorlar. Trip Advisor’a girdiğimizde 5 kişi bir yeri çok övmüşse 3 kişi yerden yere vurmuş. Durum böyle olunca, ilk akşamımızda baya bir dolaşıp yer aradıktan sonra Göreme’de Fırın Express‘te pide yedik. 2. gün öğlen kendimizi Nevşehir’de bulunca hiç araştırma yapmadan bir kebapçıya oturduk. Akşamında Kızılçukur Vadisi’ne şarap, peynir ve ekmek üçlemesiyle gidip geçiştirdik. Ertesi gün de Kayseri’den dönüş olduğu için Kayseri’de Elmacıoğlu’nda yemek yedik.