Arabayla Thassos, Kavala, Selanik Rehberi

 
 
 

Arabayla yurtdışına çıkmadan önce kafanızda sorular varsa gerekli belgeleri şu yazımızdaki listeden kontrol edebilirsiniz. Biz büyük bir risk alarak bayramda bomboş güzel İstanbul’u bırakarak Thassos, Selanik ve Kavala turu yapmaya karar verdik ve doluştuk iki arabaya. Cuma gününden İstanbul boşalmıştı. Bizim planımız tam Pazar gecesi 12’de geçmekti(vizesel sıkıntılardan dolayı). İyi ki de kendimizi öyle planlamışız. Sınırda bizim arabalardan başka araba yoktu ve 00.00 da girdiğimiz gümrükten 00.15’te çıktık ve Yunanistan’a giriş yaptık. ( Dönüşümüzde ise Perşembe akşamı dönmemize rağmen – tatil Pazara kadardı – yaklaşık 2 saat sürdü gümrük sırası ve Türkiye’ye girişimiz ) Gece gece çok yol gitmemek adına ve ertesi günümüzde zombi gibi dolaşmamak için gece 01.30 civarı vardığımız Gümülçine(Komotini) de uyumak için bir otel bulduk. Dedeağaç daha yakın olmasından dolayı mıdır nedir, fullün fullüydü hiçbir otelde yer bulamadık. Ertesi gün sabahtan Keramoti’ye geçtik ve gün boyu çok sık olan Thassos arabalı feribotlarından bir tanesine bindik. Yolculuk yaklaşık 45 dk. sürüyor.

Thassos

Konaklama

Biz Euro Park Hotel‘de kaldık. Adada feribottan indiğiniz noktanın taa öbür aşağı ucuna denk geliyor haritada. Biz bu otelin çalışanlarından çok memnun kaldık. Çünkü son güne kadar sürekli tarihlerimizi değiştirdik, iki gece konaklayacaktık ilk geceye iptal ettik yani hep bir problem yarattık. Ama bizden şaşırtıcı bir şekilde ilk gecenin ücretini talep etmediler ve gayet güleryüzlü karşıladılar bu yüzden de biz burayı çok sevdik. Otel görebileceğiniz üzere ekonomik bir otel ve denize çok yakın. Kendi plajı yok ama hemen önünden denize girebilirsiniz.

thassos thassos

Plajlar

thassosBiz Thassos’ta 2 gün geçirdik. Genelde Marble Beach dışında popüler plaj arayışına girmektense arabayla yol üstünde güzel gördüğümüz her denizde durup yüzerek çok güzel plajlar keşfettik. İlki, geldiğimiz ilk gün limandan Prinou tarafına doğru arabayla giderken yanyana birkaç tavernanın olduğu küçük bir koydu. Taverna Yiamas ve Taverna Kostas. Sanırım biz en baştaki Taverna Kostas’ta oturduk ama aralarında çok bir fark olduğunu sanmıyorum. Kızartma patlıcan ve kabak söylemenizi çok tavsiye etmiyorum ama porsiyonlar baya büyük o yüzden çok aç gözlülük etmeyin bence. Denizi de aşağıdaki gibiydi. ( Hava gördüğünüz gibi “azıcık” kapalıydı )

Aliki

İkinci günümüzde akşam üstü 5 feribotuyla Thassos’tan ayrılmaya karar verdik ve bu sefer adanın diğer tarafından dolanarak limana gitmeye karar verdik. Böylece Marble Beach de yolumuzun üstünde olacaktı. ( Limana 15 dk uzaklıkta ) Aliki’ye gelmeden önce bir otelin plajına girdik. Kimsecikler yoktu, çünkü malesef biz ordayken süren yangın otelin çok yakınına kadar gelmiş, bu sebeple oteli boşaltmış olabileceklerini düşündük. Ama deniz inanılmaz güzeldi.

Alikiye gelmeden önceki otelin plajı
Alikiye gelmeden önceki otelin plajı
aliki
Aliki

Bu denize biz giremedik siz ne yapın edin girin. Fotoğrafın sağ köşesinde tarihi kalıntılar vardı, hem orayı ziyaret edip hem de bu denizde yüzebilirsiniz. Ana yolun kenarında biraz yukarıdaki restoranda da kahve molası verebilirsiniz.

Marble Beach

Vee geldik meşhur Marble Beach’e. Yolları söylendiği kadar kötü değil sadece mermer taşı olduğunu düşündüğümüz şeyden dolayı bembeyaz tozla kaplı bir yoldan tıngır mıngır geçiyorsunuz dolayısıyla arabanız toz içinde kalıyor. Bu sebeple çıkışına oto yıkama açmış girişimci abilerimizi de tebrik etmeden geçmeyelim. Burası aslında gerçekten söylendiği kadar güzel ama bizce biraz zamanlamamız kötüydü ve çok büyük beklentilerle gitmiştik bu yüzden hayal kırıklığı oldu. Öncelikle burası AŞIRI turistik. İnsanlar denize girmek yerine selfie çubuklarıyla kendilerini oradan oraya atıp fotoğraf çektirme peşindeler. Hatta bir kaya var ki neredeyse sıraya girecek insanlar orda fotoğraf çekmek için. Deniz çok güzel hakkını yemeyeceğim. Ama koy gerçekten çok küçük ve eğer bizim gibi özellikle Türklerin akın akın gittiği bir dönemde (BAYRAM!) ve öğlen 2 gibi gittiyseniz çok keyif alacağınızı söyleyemeyeceğiz. Ama başka dönemlerde ve belki sabah erken saatlerde gidildiğinde gerçekten çok güzel oluyor olabilir. Hem böylece rahat rahat fotoğraflarınızı da çekebilirsiniz.

marble beach

Yeme İçme

Önceden de belirttiğim gibi biz Thassos’ta 1 gece konakladık. Akşam yemeğimizi de bize yakın olduğu için Potos’ta yemeyi tercih ettik. Burası minicik bir çarşısı olan ve sahilinde yanyana restoran ve güzel barların bulunduğu bir yer. Biz de Trip Advisor’dan bakarak Irene‘de yemek yemeye karar verdik. Mekan baya büyük ve tüm masaları doluydu. Biz 10 kişi olduğumuz için 15 dk kadar bekledikten sonra oturabildik. Yemekler kötü değildi tabi ki ama bu kadar kalabalık olucak kadar da diğer tavernalardan çok farklı bir özelliği var mıydı diye sorarsanız yoktu. Ama fiyatlar çok uygundu. Biz 2 çocuk 8 büyük olarak 90 euro ödedik ve buna içki de dahil. Sadece meze söyledik ama baya da doyduk. Ayrıca hemen hemen her tavernada karşılaştığımız üzere burada da tatlı ikram ettiler.

Sabah kahvaltısı için de yine bu çarşının içinde büyük bir pastane göreceksiniz. Oradan simit, börek ve kruvasan gibi şeyler aldık.

Selanik

Konaklama

Normalde yurtdışına çıktığımızda daha uygun fiyatlı yerlerde kalsak ta bu seferlik baya güzel bir otelde kaldık. Konumu çok iyiydi, kahvaltısı pek iyi değildi ama odalar çok güzel ve temizdi. Otoparkı olmaması sebebiyle yakında ücretli yere park etmek durumunda kaldık. Otel şuydu.

Yeme – İçme

selanik

Fregio

Bu dondurmacı gerçekten inanılmaz. Porsiyonları baya büyük. Küçük kapta istediğinizde ağzına kadar dolduruyorlar ve dondurmalar çok lezzetli, italyan dondurması gibi. Bunun yanısıra Magnum gibi kendi dondurmaları da var ama onu deneyemedik.

Selanik’te ‘Nevizade’ye benzeyen yerde yemek yiyin’ tavsiyesine uymaya çalışırken kendimizi burada bulduk, hareketli küçük havuzlu bir meydanın yanında. Adı Zythos. İç dekorasyonu ve yer döşemeleri tam fotoğraflık 🙂 Eski piyanosu da hala calışıyor. Yemekleri ve şarabı güzeldi, fiyatlar da gayet uygundu. Biz chicken souvlaki yedik. Yani aslında tavuk şiş diyebiliriz. Ama sonradan aslında gelmek istediğimiz yerin burası olmadığını anladık çünkü bu restoranın arkasında eğer müzik seslerini takip ederseniz daha renkli, hareketli başka bir havuzlu meydanda buluyorsunuz kendinizi. Otel yoluna dönerken yol üstünde haftaiçi bile full olan çok şeker barlar vardı. Biz aile gezisinde olduğumuz için deneyemedik, siz denerseniz bu yazı altına yorum bırakabilirsiniz.

Ertesi gün öğle yemeği için baya kalabalık olan hem esnaf lokantası konseptinde hem de menüsü olan Elia Lemoni’de  oturduk  fırından olan menüsü biraz geç geliyor, ben tüm masa yemeğini bitirdikten sonra başlayabildim ama herkes yediklerinden çok memnun kaldı. Çok fazla seçenek vardı kesinlikle aç kalkmazsınız.

Buranın tam karşısında köşede çok şeker bir kafe vardı. Biz annemle kahve bağımlısı olarak direk kendimizi buraya attık. Eğer vaktiniz varsa uzun uzun oturup gelen geçeni izleyebileceğiniz tatlı bir kafe.

selanikselanik

Gezilecek Yerler

Atatürk’ün Evi

Selanik’e geldiğimizde tabi ki ilk amaçlarımızdan biri Atatürk’ün evini ziyaret etmekti. Gerçekten güzel organize edilmiş bir yer, neyse en azından bunu güzel yapmışız hissi yaratıyor. Orada bulunmak gerçekten çok değişik bir histi. Çok kalabalıktı tabi ama girişte hiç sıkıntı yaşamadık. Kesinlikle herkesin ziyaret etmesi gereken bir yer.

Karşısında ise çok tatlı bir hediyelikçi dükkanı var. Başındaki adama gerçekten saygı duyduk. Hem Türkçe konuşuyor( Zaten tabi ki dedesi İzmirliymiş) hem de asmış kocaman “Demleme çay ikramımızdır” diye tabela. Halkım hasret kalmış tabi demleme çaya, koşuyor oraya. Bizim gibi gittiğiniz yerlerden magnet topluyorsanız oradan alabilirsiniz, fiyatlar öyle kazıkçı değil hem de bi çayınızı içip adamla muhabbet edersiniz . 🙂

selanik Atatürk Evi selanik Atatürk Evi

Rotonda Meydanı

Biz buraya Atatürk’ün Evi’ne giderken denk geldik ve tabi ki bir kahve molası verdik. Burada  ziyaret edebileceğiniz Agios Georgios Selanik’teki Osmanlı döneminden sağlam kalan tek minareymiş.

Yedikule Zindanları

Yedikule zindanlarinin aslı Selanik’teymis bizde de araba var diye merkezden gözüken surlara dogru tırmanmaya başladık. Öyle aman efendim kesin gidin görün diyeceğim bir yer değil hele arabanız yoksa hiç uğraşmayın. Ama biraz tüyler ürpertici, şu aşağıdaki koğuşların olduğu koridora tek başına giremedim ben mesela..

selanik

Selanik Sahili (Bildiğiniz Kordon)

selanik selanik selanik

Evet, doğru. Gittik gördük. Burası aynı eski Kordon gibi. Adeta bir İzmir kopyası. Fotoğraftaki yeşillikle bezenmiş aslında tatlı gözüken bu kulenin hikayesi ise göründüğü kadar tatlı değil. Zamanında işkence yapılan bu kuleden kanlar akarmıs ve bunu unutmak adına kuleyi beyaza boyayıp White Tower adını vermişler ama gördüğünüz gibi kule zamanla boyasını atmış ve kendi rengine dönmeye başlamış.

Sahil boyunca yolun diğer tarafında hep kafeler var, ara sokaklardan girerseniz dükkanlar mağazalar olan hareketli yerlere çıkıyorsunuz. Benim Atina’da keşfettiğim Tiger mağazası da vardı. Kırtasiye alışverişi ve Tchibo’dakinden daha enteresan mutfak eşyaları ve aksesuarlar arıyorsanız buraya girmenizi öneririm.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Kavala

Konaklama

kavala kavala

Biz sahilin dibinde olan Apartments Anna‘da kaldık. (Booking.com puanı şuanda 9.7 imiş) En başta acaba merkeze uzak mı desek te aslında bizim gibi yurtdışına çıktığınızda yürümeyi seviyorsanız rahat rahat yürünüyor. Zaten arabanız varsa Kavala’da çok fazla bir otopark problemi yok. Çok şirin bir koydan ya da Lucy Otel’in yanındaki kumsaldan denize de girebilirsiniz. Deniz gerçekten çok güzel. Kaldığımız oda da çok şekerdi. Sahibi pek titiz, herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş ve gerçekten çok güzel yapmış. (Beni, mutfağındaki 3 farklı kahve makinasıyla kazandı) Türkçe konuşmayı da pek seviyor.

Gezilecek Yerler

Panagia

Burası Kavala’nın Old Town’ı olarak geçiyor . Evlerden zaten kendini belli ediyor ama şahane fotoğraflar çekmek için Kavala’nın sahilinden biraz yokus tırmanmayı göze almanız gerekiyor. Buralarda hep Osmanlı’dan kalma yapılar görmeniz mümkün.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın konağına da uğrayabilirsiniz. Zaten sizi at üstünde kocaman bir heykeliyle karşılayacak. Biz girmedik ama şuanda müze olarak kullanılıyormuş. Ayrıca tam karşısında bir kafe var. İnanılmaz bir manzaraya karşı greek coffeelerinizi içebilirsiniz. 🙂

panagia panagia

Yeme – İçme

kavalaBiz Panagia’ya çıkacağımız gün bu kafede oturduk.  Akşam da birşeyler içmek için güzel bir yermiş gibi duruyor. Sahilde giderken limana doğru bir otopark var ( Otoparklar aşırı ucuz- 8 saate kadar 2 € ) oraya aracımızı bırakıp yürürken gördük burayı.  Yine bu sıradaki restoranlardan birinde bir önceki gelişimizde midyeli pilav yemiştik. Gerçekten çok güzeldi. Bu sefer başka bir yerde denedik ve o kadar beğenmedik. Bu arada Uzo’nun mavi olanından içildi hep. Rakıya daha yakın tat olan oymuş sanırım. Ayrıca Yeni Rakı da heryerde var ama Yunanistan’a gelmişken de rakı yerine dry şaraplardan ve uzolardan tercih edilmeli bizce.

İyi gezmeler. 🙂

Author: Dilhan

Dilhan 1990 yılında Eskişehir’de doğdu ve gözleri çekik. İlkokul yıllarında çok fazla japon şakalarına maruz kaldı ama henüz Japonya’ya gidemedi. Onun yerine Erasmus’la Torino’ya gitti ve Avrupa’yı gezdi. Bu sırada Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirmeyi başaran Dilhan, yine Koç Üniversitesi'nde MBA eğitimini tamamladı. Şu an çocuklara piyano dersi veriyor ve bir bankada IT departmanında çalışıyor. En büyük hayali ise bir koalaya sarılmak :)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir